5-8 Haziran arasi aksamlarimizi renklendiren surdurulebilir yasam film festivali, kimi animasyon, kimi kisa, kimi uzun belgeselleri ile sanirim tum izleyenler uzerinde buyuk bir etki yaratti. Ilk aksam amfitiyatroda biraz esintili gecti. Sonraki gosterimlerde Bulent Ecevit Kultur Merkezi'nde manzarayi kaybettik ama cok daha rahattik dogrusu :-)
Kendi adima kimi filmleri seyrettikten sonra durumun ne kadar kotu oldugunun farkina varip biraz umutsuzluga kapildim, ama hemen ardindan gelen bir ortaklasa mucadele ve basari oykusu umutlarimi ve birseyler yapma istegimi tekrar canlandirdi. Ozellikle Bergama koylulerinin yilmadan verdikleri mucadeleye eminim hepimiz hayran olduk ama bir taraftan da bunca cabanin hala sonucsuz kalmis olmasi bizi uzdu.
Dev firmalarin, buyuk olcekli sanayi uretimini, her turlu sevgi/saygi/merhametten arindirilmis bir sekilde tarim ve hayvanciliga uyarlamis olmalarinin yarattigi sonuclari hepimiz buyuk bir uzuntuyle izledik. Firmalarin gozunde sadece birer girdi olan bu canlilar icin dertlendik. Patentlenmis genlerin ciftcilerin hayatina, nasil onlarin istemi disinda girdigini ve onlari bir anda ne gibi zorluklara soktugunu gorduk. And daglarinda koylulerin, urunlerinin genetik cesitliligini korumak icin nasil dayanistiklarini izledik. Firtina vadisinin olumden donmesine yore halkinin tutkulu katkisindan ve vadilerine olan derin sevgilerinden ilham aldik. Bu guzel filmler icin etkinlikte rol alan herkese tesekkurler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder