14 Mart 2013 Perşembe

Gebekum korunmalıdır!

Derneğimiz üyesi Cengiz Karaköse'nin yazısını paylaşıyoruz. DOĞA HARİKASI GEBEKUM NASIL OLUŞTU? Günümüzden 2 milyon yıl önce, Gökova Körfezi, Datça Yarımadası ve Hisarönü Körfezi suların altında tek bir parça halindeyken, günlerden bir gün Datça Yarımadası Ege ile Akdeniz’in sularında yıkanmaktan bıkıp su yüzüne çıkınca, yarımadamız bu günkü haline yakın bir görünüm kazandı. Bu su yüzeyine çıkış, yarımadanın kuzey ve güneyinde yer alan iki fayın yardımıyla oldu. Faylar harekete geçip yarımada su yüzeyine çıkarken, kuzeyiyle güneyindeki kayalar da tıpkı bir tahterevallide olduğu gibi, biri yükselirken diğeri çökmeye başladı. Datça Yarımadası, faylar sayesinde su üzerine çıkarken, kuzeyde Gökova Körfezi, güneyde ise Hisarönü Körfezi denizin derinlerine inip çöküntü havzalarını oluşturmuş, sonunda bugün gördüğümüz topografya ortaya çıkmıştır. Konuya birazda jeoloji terimleri katacak olursak, körfezlerde alçalma (graben) olurken, yarımadanın kendisi yükselmiştir (Horst). Faylar hareket ederken, kuzeydeki fay daha fazla hareket edince, kuzeydeki kayalarda, güneydeki kayalara göre daha fazla yükselmiş, yani daha fazla yukarıya çıkmıştır. Kuzeyin fazla yükselmesi, buradaki kayaların zaman içinde daha fazla aşınmasına sebep olmuştur. Sonuçta kuzeydeki kayalardan aşınan kum, çakıl, kil, mil gibi malzemeler, dere ve rüzgâr yardımıyla güney kıyılarına doğru taşınmıştır. Taşınma, yüz binlerce yıl akan dereler ve esen rüzgârlar sayesinde olmuştur. Sonuçta kuzeydeki tepeler aşınmış, oradan kopan kum, çakıl ve kil güneye, Gebekum’a doğru taşınmıştır. Doğanın binlerce yılda verdiği bu uğraşın sonunda, yarımadanın güneyinde bugünkü kıyı kumulları toplanmıştır. Yakın bir zamana kadar inşaatlarda kullanılan bu kumul, uzun süre talan edilince, kıyıdaki kum örtü zamanla azalmış, dalgaların kırıldığı yerde yalı taşları (beach-rocks) ortaya çıkmıştır. Kıyı kumul gibi 1,8 milyon yaşında olan bu yalı taşları, yarımadanın güneyi kumla örtülüyken oluşmuş kayalardır. Kum, çakıl, kil gibi malzemelerin kıyıda yığılmasından sonra, Gebekum’un alt bölümlerindeki suda bulunan kirecin, kum ve çakılı birbirine yapıştırmasıyla yani çimentolamasıyla oluşmuştur. Yalı taşları genelde, buharlaşmanın yoğun olduğu yerlerde görülür. Yıllar sonra kumulun üstündeki gevşek kum örtü, inşaatlarda kullanmak için talan edilince, alttaki sert yalı taşları ortaya çıkmıştır. Gebekum’un yalı taşları, bugün önemli bir görevi üstlenmiş olup, azalan kumun denize taşınmasına engel olmakta, bir anlamda onu korumaktadır. Bir buçuk milyon yıl boyunca durmadan güneye taşınan kum ve çakıllar, en sonunda Gebekum’da güzel bir kıyı kumulu oluşturmuştur. Bu kumul, günümüzde de çökelmeye devam ediyor. Türkiye’de korunabilmiş az sayıdaki doğa mirası kıyı kumullarından biridir. Patara ve pek çok yerde gördüğümüz gibi denizden gelen kıyı kumulu olmayıp, karadan taşınıp gelen bir kumuldur. Bu nedenle, gelecek kuşaklara aktarmak için mutlaka ve özenle korunmalıdır. Yüz binlerce yılda derelerin ve rüzgârın çalışıp didinerek biriktirdiği bu doğa harikası oluşumu, insanlar 30 yıl gibi kısa bir sürede talan edip, bugünkü çıplak yalı taşlarına çevirmeyi başarmıştır! Neyse ki 2001 yılında alınan bir kararla, kumulun önemli bir bölümünü koruma altına almıştır. Doğa harikası bu kumulun üzerinde, binlerce yıldır kendine özgü bitki ve hayvan türleri barınmakta. Uzmanlara göre 5 tanesi endemik olmak üzere 100’ün üzerinde bitki ve hayvan türü burada yaşıyor. Bu türlerin korunması ve yaşamlarını devam ettirmesi için, ciddi bir uğraş vermek gerekiyor. Bu bağlamda DAÇEV’e önemli bir görev düşüyor ve bu görevi özenle sürdürmeleri gerekiyor. Ayrıca Yerel Tarih Gurubu da, kumulun yaşı 2 milyon diye düşünmeyip, onların da kumulla yakından ilgilenmesi ve destek vermesi gerekmektedir. Bu kumul, Ege ve Akdeniz’in jeolojik belleğidir. Bize üç milyon yıl önceden şirin hikâyeler anlatmayı sürdürüyor. Gelin, bu güzel hikâyenin sona ermesine izin vermeyelim. Onu yarımadamızla birlikte koruyalım… Sevgili hemşerilerim, bu kumulu ne kadar çok istersek isteyelim bir daha oluşturmamız mümkün değil. Bu nedenle sizlere önemli bir görev düşüyor. Siz ve çocuklarınız Gebekum’u tarihi bir eser gibi sonsuza kadar korumalısınız. Milyonlarca yılın uğraşması sonrasında meydana gelen bu doğal güzelliğin yok olmasına, gelin hep birlikte izin vermeyelim…