26 Ekim 2009 Pazartesi

KIYI GÜNÜ DATÇA'DA KUTLANDI

KIYI GÜNÜ ETKİNLİKLERİ VE ÖZEL ÇEVRE KORUMA BÖLGELERİ KIYI VE DENİZ ALANI KULLANIM İHTİYAÇLARI ÇALIŞTAYI
Cumartesi, 24 Ekim 2009
I. gün                   Datça,   Bülent Ecevit Kültür Merkezi




9:00 - 9:30

9:30 - 9:45  

9:45 - 10:00

10:00 - 10:10






10:20 -10:30

10:30 - 10:45

10:45 - 11:50

 12:00 - 12:20

12:20 - 12:45

12:45-13:00

13:00 -14:00
I. BÖLÜM
BKAY PROTOKOLÜ: KIYILARIMIZ İÇİN DAHA İYİ BİR GELECEK (GRUP ÇALIŞMASI)

(Çevre ve Orman Bakanlığı; Datça Belediyesi; UNEP/MAP; PAP/RAC)

BKAY Protokolü (PAP/RAC) sunumu

 BKAY Protokolü ve Kıyı Günü (PAP/RAC) sunumu

İspanya ve Hırvatistan’da Kıyı Günü Filmi sunumu

II. BÖLÜM
BKAY Protokolünün İmzası ve Yürürlüğe Girmesi Sürecinde Akdeniz Ülkelerinin Deneyimleri
Bülent Ecevit Kültür Merkezi

Açılış Konuşmaları

BKAY protokolünü Onaylayan ilk Ülke: Slovenya

BKAY Protokolünün İmzası ve Yürürlüğe Girmesi Sürecinde Akdeniz Ülkelerinin Deneyimleri

Kıyı ve Deniz Alanlarında Ekonomik Aktiviteler

ÖÇK alanlarında Yaşanan Problemler

Kıyı Yönetimi İdari Yapılanması Önerisi (Muğla Üniversitesi)

Öğle Yemeği




10:00 -13:00

13:00 -14:00

14:00 - 16:00







16:00 - 18:00

18:00 - 20:00

20:00
III. BÖLÜM
FARKINDAKILIĞI ARTTIRMA AKTİVİTELERİ,

Kıyı Günü “Boyama” Aktivitesi ve Kıyı Günü T-Shirtlerinin dağıtımı

Öğle Yemeği

Sualtı Temizliği
Fotoğraf Sergisi: “1930’larda Datça”
Öğrenci resimleri sergisi
Ulusal ve Uluslararası Kuruluşların Tanıtım Stantları
Akdeniz ülkeleri ve yerel katılımcılar arasında yarışmalar   
Mavi-Yeşil Kart uygulamasının tanıtımı


Söyleşi: Gani Müjde 

Halk Konseri

Akşam Yemeği ve Kıyı Günü Resepsiyonu

KIYI GÜNÜ 25 EKİM: MARMARİS ÇALIŞTAYINA KATILDIK


Posted by Picasa

KIYI GÜNÜ LİMAN TEMİZLİĞİ: SADECE 1 SAAT TEMİZLİKLE DENİZDEN ÇIKARILANLAR


Posted by Picasa

KIYI GÜNÜ: KAZIM YILMAZ İ.Ö.O. BAHÇESİ: RESİM, BADEM KIRMA ETKİNLİKLERİ


Posted by Picasa

KIYI GÜNÜ: DACEV TANITIM STANDI


Posted by Picasa

14 Ekim 2009 Çarşamba

BİR SOKAK TEMİZLİĞİ

 
Posted by Picasa

iskele mahallesi 101 sokak sakinleri sokaklarinda uçuşan plastik ve naylonları temizlediler. anıl, canberk, murat, efe, egesu, uğur çok çalıştı......
çöp torbaları ve eldivanler için Daçev katkı verdi.

28 Eylül 2009 Pazartesi

DATÇA’DAN GREENPEACE GELDİ GEÇTİ - Cengiz Karaköse

Aşağıdaki yazı Datça Ekspres Gazetesinde 24 Eylül 2009 tarihinde yayınlanmıştır.

Çevre gönüllüleri örgütü Greenpeace’in efsane gemisi Rainbow warrior (Gökkuşağı Savaşçısı) “Akdeniz’i koruyoruz” kampanyasını sürdürmek amacıyla Türkiye’ye geldi. Dünyanın dört bir yanında inanılmaz protesto eylemleri yapmış olan meşhur gemi 18 Eylül 2009 tarihinde Datça’ya demir attı.

Efsane geminin adı Kuzey Amerika yerlilerine ait bir halk inanışından alınmış. Kızılderililerin bu inanışına göre, insanoğlunun hırsı ve açgözlülüğünün dünyayı yok etmek üzere olduğu bir zamanda, gökkuşağından yeryüzüne efsanevi savaşçılar inecek ve gezegeni bu yok oluştan kurtaracaktır.

Belediye Başkanı Şener Tokcan, bazı Belediye Meclis Üyeleri, yerel basının temsilcileri aynı gün gemiyi ziyaret etiler ve basın toplantısına katıldılar. Toplantıda Akdeniz’i koruyalım kampanyası ve deniz çayırlarının korunması konularında açıklamalar yapıldı. Bazı sorular ve verilen cevaplardan sonra, Datça kıyılarındaki posedonya çayırlarının korunması konusunda ortak görüş birliği sağlandı. Öğleden sonra belediyenin desteği ile, bir gezi teknesi üç dört sefer yaparak Datça’lıları gemiye taşıdı. Böylece pek çok kişinin gemiyi gezmesi sağlandı.

Aynı günün akşamı Kültür Sitesinde, Greenpeace’in Denizler Kampanyası Türkiye temsilcisi Banu Dökmecibaşı “Akdenizi Koruyoruz” Kampanyasını anlattı. Ardından Mahmut Suner’in “Datça Sualtı Fotoğrafları” slayt gösterisi izlendi. Gemi ertesi gün sabahleyin Datça’dan ayrıldı.

İlk Gökkuşağı Savaşçısı, Fransa’nın yapacağı nükleer denemeleri protesto etmek için Yeni Zelanda’nın Auckland limanından hareket etmeden birkaç gün önce, 10 Temmuz 1985’te Fransız gizli Servisinin ajanları tarafından batırılmış. Olayda Greenpeace’in fotoğrafçısı hayatını kaybetmiş. Yıllar süren soruşturmalar sonrasında Fransa, uluslar arası mahkemede suçlu bulunarak tazminata mahkum edilmiş. İşte oradan elde edilen parayla da ikinci Gökkuşağı Savaşçısı doğmuş.

Datça’ya gelen bu ikinci gemi, aslında 1957 yılında yapılmış bir balıkçı teknesi. 1987’de Greenpeace tarafından satın alınarak bir çok onarım ve değişiklik gördükten sonra 1989’da, ilk geminin batırıldığı gün olan 10 temmuzda Hamburg limanında halka tanıtılmış.

Çevrecilerin yakın dostu, karşıtlarının ise korkulu rüyası olan Gökkuşağı Savaşçısı 55metre uzunluğunda, 555 ton ağırlığında ve en fazla 12 deniz mili hız yapabiliyor. Gemi çevreci bir anlayışla yeniden düzenlenirken, motorun yanı sıra yelkenle de yol alabilecek şekilde tasarlanmış. Yelken büyüklüğü ise 650m2.

Gemide, ayrıca sıcak su için güneş panelleri, atık su arıtma tesisleri, Uydu iletişim cihazları, genelde eylemlerde kullanılan şişme botlar için yön bulma sistemi ve onları suya indirmek için de vinçler bulunmakta. Ayrıca batırılan ilk gemiden çıkarılan gemi dümeni ve çan da bu gemiye sembolik olarak takılmış.

Gökkuşağı Savaşçısı (Rainbow warrior), bugüne kadar güvertesinde müzisyenleri, dini liderleri, ünlü sanatçıları ve binlerce fazla ünü olmayan ama onu yürekten destekleyenleri de konuk etmiş. Onlarca eyleme katılmış. Kampanyalarda yer almış. Balina avcılığına, savaşlara, küresel ısınmaya ve her türlü çevre suçuna karşı yelken açmış. Küreselleşmeden zarar gören yerel halkların temsilcilerine ve küreselleşme karşıtı sivil toplum kuruluşlarına, özgürce söz söyleyebilecekleri bir platform oluşturmuştur.

İşte böyle bir gemi olan Gökkuşağı Savaşçısı bayram öncesi Datça’ya geldi. “Deniz çayırlarını hep beraber koruyalım” mesajı bırakarak Datça’dan ayrıldı…

Cengiz KARAKÖSE

21 Eylül 2009 Pazartesi

"YÜZÜLEBİLİR DENİZLER" YÜZÜŞÜ

Necati Sagir ve Kubilay Demirkan yarin yani 23 Eylul de sabah 05.00 de datca yarımadasının ucundaki knidos'tan suya atlayıp 37.7 km mesafeyi yuzup Datça'ya aksam 19.00 gibi varacaklar.
Necati Sagir ve Kubilay Demirkan daha once de Datça-Sombeki arasını yuzmuslerdi, yunanistan'da ve Datca'da bazı kış maratonlarına katılmışlardı.
Kubilay Demirkan "babam cocuklugunda İzmir'de yuzermis, ben yuzemedim. 5 aylık kızım Cemre de bu sularda yuzebilsin istiyorum. denizler sadece kenarında cekirdek yedigimiz yerler olmaktan, ickilerimize meze olmaktan çıkmalı" diyor.
Necati Sagir ise soyle ekliyor " bu kulvarın hep yuzulebilir olmasını diliyorum. genel olarak mevcut dogal ve kulturel varlıklarımızın korunması gerekiyor."
Necati Sagir ve Kubilay Demirkan " YUZULEBİLİR DENİZLER" icin yarin yuzuyorlar.

19 Eylül 2009 Cumartesi

GreenPeace Rainbow Warrior

Greenpeace'in efsane gemisi Rainbow Warrior 2 gundur Datca'da (Izmir ve Seferihisar'in ardindan). Akdeniz'de deniz rezervleri olusturulmasi kampanyasini yurutuyorlar. Geminin 15 kalici, 15 ulkesine gore gonullu personeli bizleri partiler halinde gemilerinde misafir ettiler, gemilerini ve kampanyalarini anlattilar. Gemi eski bir balikci gemisi. Bayagi ciddi tadilatlardan gecip (boyu 45m.den 55m.ye uzatilmis, vs.) bugunku halini almis. Gemi eski gorunuyor ama icinde en son teknolojik cihazlar var. Greenpeace'ciler her ne kadar eylemleri ile biliniyorlarsa da ne kadar ciddi arastirmalar yaptiklarini da ogrenmis olduk. Ilk Rainbow Warrior 80'lerde Yeni Zelanda aciklarinda batirilmis Fransiz gizli servisi tarafindan (bir nukleer karsiti eylem sirasinda). Bu ikincisi de 2011 yilinda emekliye ayrilacakmis. Gemiyi gezmek bir film seti gezmek gibiydi. http://www.greenpeace.org/turkey/ adresinden deniz rezervleri ile ilgili kampanyaya katilabilirsiniz.









29 Temmuz 2009 Çarşamba

TEKNE ÇAPALARI DENİZLERİ ÇÖLLEŞTİRİYOR

Cengiz Karaköse'nin izniyle Datça Ekspres Gazetesi'nde yayınlanan 20 Temmuz 2009 tarihli yazısını burada bir kez daha yayınlıyoruz:

TEKNE ÇAPALARI DENİZLERİ ÇÖLLEŞTİRİYOR

Tekneler alargada kalsın diye denize atılan çapalar yüzünden, yarımadamız kıyılarında yaşayan ve denizlerin akciğeri olarak bilinen deniz yosunları (Posidonia eceanica, Caulerpa racemosa, Cymodocea nodosa), yaşamlarını sürdürmek için giderek zorlanıyor. Söz konusu yosunların (deniz çayırlarının) yaşadığı bu kıyımı önlemek için, bazı önlemlerin acilen alınması gerekiyor. Her geçen gün, onarılması pek de mümkün olmayan bu tür yaralar, bu yaz da açılmaya ve hatta derinleşmeye devam edecek gibi görünüyor.

Endişemin nedeni, Datça’ya gelen yüzlerce küçük tekneden onlarcasının, son günlerde kumluk koyunda alargada kalmayı tercih etmesinden kaynaklanıyor. Eğer bu durum, bu hızla devam ederse yani demirleyen tekne sayısı giderek artacak olursa, bu koydaki yosunların da limandakiler gibi kısa zamanda tükeneceğine inanıyorum. Yaşamlarını deniz diplerinde sürdüren yosunların, tekne çapaları yüzünden sökülüp atılması sonucu, bugün limanda balık kalmadı. Hatırlarsanız geçmiş yıllarda limanda sepetle avlanan balıkçı sayısı boldu. Bugünse, limanda avlanan balıkçı sayısı giderek azaldı. Neredeyse tek tük balık tutulur hale geldi.

Eğer önümüzdeki günlerde, Datça’ya gelen misafir tekne sayısındaki bu artış devam edecek olursa, Kumluk Koyu da bu artıştan nasibini alacak ve koyun ağzı teknelerle dolacaktır. Tabiî ki teknelerin çoğalması demek, alargada kalmak için atılan çapaların ve taramaların da giderek çoğalması demektir. Bu durum sonuçta Datça’lı balıkçıların ve kıyıdan balık avlayan vatandaşların da hüsrana uğramasını doğurur. Kış aylarında balık ve kalamar avlamak için koy ağızlarında dolaşan balıkçıların, bu tür alargalar yüzünden nasıl elleri boş geri döneceğini, şimdiden tahmin etmek pek zor olmayacaktır.

Denizlerimiz, çeşitli dış etkenler tarafından kirletilmeye devam edilirken ve insan faktörünün de ağır baskısı altında iken, bu defa da tekne çapaları deniz ekosisteminin açık yaralarına tuz ve biber ekmeye devam ediyor. Çapaların demirleme öncesi ve sonrasında yarattığı dip taramalarının, deniz dibinde yarattığı derin ve yoğun tahribat, deniz diplerinde yaşayan yosunların yok olmasına neden oluyor. Denizlerimize oksijen sağlayan deniz çayırlarının yok olması, balık yuvalarının ve yumurtalarının da yok olmasını sağlıyor. Bu tür çapa taramaları, Datça denizlerindeki yaşamı kurutmaya devam ediyor!

Koylarımızda konaklayan mavi tur ve günü birlik tur teknelerinin alargada kalmak için ikide bir demir atmaları, sonra da teknelerin güvenliğini sağlama almak için demir taramaları yüzünden, deniz çayırları çok büyük zarar görmektedir. Bu durum, deniz çayırlarını yumurtlama alanı olarak kullanan farklı balık türleri ile kalamar ve ahtapot gibi deniz canlıları için de, ortamı yaşanmaz hale getirmektedir. Bu çapa atma ve taramaların, her tekne için günde birkaç defa tekrarlandığını kabul edecek olursak, koylarda yaşayan felaketin, deniz çayırlarını nasıl bitme noktasına getirdiğini daha iyi anlarız. Eğer gelişi güzel her yere çapa atma olayı, bu hızla devam edecek olursa, balık ve diğer canlıların yumurtlama ve yaşam alanı bu güzel çayırlar, yakın zamanda ortadan yok olup gidecektir.

Bu nedenle gelişmiş ülkeler, hem teknelerin koylarda bağlanmasını sağlayan, hem de deniz dibindeki yosunların tahrip olmasını engelleyen, dolayısıyla balık yuvalarının dağılmasına ve yumurtaların tahrip olmasına engel olan bir yöntemi geliştirmişlerdir. Çapa tahribatının engellenmesi için, uzmanlarca yaygın olarak önerilen bu yöntemin adı tonozlama’dır. Bu yöntemle demirleme, akıntı yönünde aralıklı olarak bırakılan iki demir arasına yapılmakta olup, her isteyenin kafasına göre her yerde demirlemesi engellendiğinden, deniz dibindeki tahribat ta en aza inmektedir.

Günümüzün gözde koylarından Ilıca, Kumluk, Kargı ve Akvaryum (Gök Liman) gibi koylarında, neredeyse deniz çayırı kalmamış durumda. Söz konusu deniz çayırları ki, denizlerde yaşamın devam etmesini sağlayan oksijen fabrikalarıdır. Hiç düşündünüz mü? Akvaryum ve Kargı koylarına, günde kaç tekne demir atmakta ve alargada kalmak için demir taratmakta! İşte bu yüzden deniz çayırlarımız yok olmakta, balıkların içinde saklandığı yuvalar darmadağın edilmekte, dolayısıyla balıklar ve yumurtaları telef edilmektedir...

Bu durumda bizlere düşen görevse, Datça Çevre ve Turizm Derneği (DAÇEV), Datça Balıkçılar Kooperatifi (Tabii Sayın Akif Fidan ve yönetimi), Datça Liman Başkanlığı ve Kaymakamlığı harekete geçirmek olmalıdır. Bu nedenle tonozlama için ilk çabanın Datça Kaymakamlığı’ndan gelmesini ve 2010 yılı yatırım programı içinde yer alması için de, ciddi gayret sarf etmelerini beklediğimi, gazetem aracılığıyla belirtmek isterim.

Cengiz KARAKÖSE
Jeoloji Yük. Mühendisi